Web3’te gizlilik artık altyapı niteliğinde; güvenlik ve hesap verebilirlik birlikte çalışıyor. Gizlilik altyapısı, paylaşılan doğrulama ve sıfır bilgi kanıtlarıyla regülasyon uyumunu güçlendirir
Web3 dünyasında, gizlilik kavramı giderek daha derin bir dönüşüm yaşıyor. Yıllardır gizlilik çoğu zaman uygunluk sorunları ve geliştirici sorumlulukları olarak görüldü; artık dijital özgürlüğün temel direği olarak kabul ediliyor. Ethereum Foundation’ın Privacy Cluster çalışması bu vizyonu somutlaştırıyor; özel okuma/yazma süreçleri, gizli kimlikler ve sıfır bilgi kanıtları odaklı bir ekibin ortak çabası, güvenilirliğin nasıl inşa edildiğini yeniden tanımlıyor. Bu gelişme, güvenlik, güvenilirlik ve gerçeklik kavramlarının dijital çağda nasıl yeniden ifade edileceğini gösteriyor. Regülatörlerin bu değişimi dikkate alması kritik. Gizlilik tasarımları artık deneysel değil, standart bir yaklaşım olarak ön plana çıkıyor. Bu dönüşüm hakkında daha fazla ayrıntı için Cointelegraph kaynaklarına bakılabilir Ethereum Foundation’ın Privacy Cluster ekibi ve Cointelegraph: Regulators must catch up adreslerinden okunabilir.
Gizlilik altyapısı kavramı, bir sistemin yalnızca açık olması gerektiğini savunan geleneksel denetim mantığından farklı olarak, doğrulama süreçlerini datayı açığa çıkarmadan kanıtlayabilmeyi öne çıkarır. Bu yaklaşım, paylaşılan doğrulama fikrini temel alır: kuralların uygulanabilirliğini, veriyi ifşa etmeden doğrulayabilir ve şeffaflığı korurken kullanıcı haklarını savunabiliriz. Böylece güven likit bir denetim mekanizması yerine, ispat temelli bir güvene dönüşür. Zamanla, bu modelin kurumsal ve kamu yapılarında güvenlik mimarisini güçlendirdiği görülüyor. Söz konusu dönüşüm, yalnızca teknik bir yenilik değil, dijital düzenin işleyiş biçimini değiştiren bir paradigmaya işaret eder.